karaaslan
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kürt sorununun çözümü için ne yapılmalı

Aşağa gitmek

Kürt sorununun çözümü için ne yapılmalı Empty Kürt sorununun çözümü için ne yapılmalı

Mesaj  Admin Paz Mart 16, 2008 5:47 am

Hazırlayanlar: Mustafa Akyol, Nihat İlbeyoğlu
Kürtler kimlikleriyle tanınıp, her türlü hak ve özgürlük talepleri karşılandığında sorun çözülecektir
Prof. Dr. Doğu Ergil
Her insan kümesi şu temel ihtiyaçlarının karşılanmasını bekler: 1- Tanımlanmak; 2- Tanınmak; 3- Sayılmak; 4- Katılmak; 5- Korunmak; 6- Gelişmek. Kürt sorununun çözümü konusunda somut önerilerde bulunmak yerine toplum huzuru ve güveni için bu temel ihtiyaçların karşılanmasının önemine değineceğim. Bu ihtiyaçların hangi yöntemlerle, hangi vadede ve nasıl bir kurumsal çerçevede karşılanacağı, ülkenin içinde bulunduğu koşullar ile dünya konjonktürünün kesiştiği noktada neyin ne kadar mümkün olduğuna bağlıdır.
1- Kürtler, artık “bir biçimde Türk” olmaya zorlanmamalıdır. Dilleriyle, adlarıyla ve yer isimleriyle tanımlanmalıdır. Kürtlerin bu ülkenin, tarihsel, kültürel ve sosyal bir gerçekliği olduğu resmen ve hukuken ifade ve tescil edilmelidir. Bu işlemin Türklük ve Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit etmediğini, ülkenin huzuru için şart olduğunu anlatmak işi bir halkla ilişkiler ve eğitim kampanyasına dönüştürülmelidir.
2- Kürtler, soy mensubiyetleri nedeni ile değil, sırf yurttaş oldukları için, etnik temelli olmayan bir yurttaşlık hukukunun öznesi olmalıdır. Kısaca, hiçbir soy mensubiyetine dayanmayan ve onu öne çıkarmayan, insan/birey temelli bir hukukun kamu yaşamına egemen olması gerekir. Bu hukukta Kürtler de yerlerini bulmalı ve Kürt oldukları için değil, insan oldukları için hak ve özgürlük talepleri karşılanmalıdır. Böylece, hem etnik temelli siyaset, hem de bölünme paranoyası son bulacaktır.
3- Sayılmanın en önemli göstergesi, bir kümenin önemsediği kültürel özelliklerinin toplum nezdinde kabul görmesi ve yaşanması için alan açılmasıdır. Bu nedenle Kürt diline, adet ve göreneklerine ilişkin tüm engeller kaldırılmalıdır. Kim derse ki bu ülkede kamu alanında tek dil vardır, yanılmaktadır. Türkiye’de Türkçe ve Arapça kamu alanında kullanılmaktadır. Tüm din eğitimi Arapçadır. İbadet kamu kurumları olan ibadethanelerde Arapça yapılmaktadır. Kürtçe neden bir üçüncü dil olarak onların arasına girmesin? Bu yurttaşlık ve insan hakları açısından olduğu kadar kamu huzuru açısından da gerçekleştirilmesi gereken bir olgudur.
4- Kürtler, kendi kültürel kimlikleriyle, var olan usuller, yasalar ve kurumlar dahilinde siyasete katılmak istiyorlarsa, bu onlardan esirgenmemelidir. Sonunda onlar da kimlik üzerinden siyasetin yolunun kısa, nefesinin yetersiz olduğunu anlayacak ve gerçek insan ihtiyaçlarına dayanan daha global siyaset anlayışına varacaklardır. Ama bir süre, “iyileşmek amacıyla” (therapeutic) etnik vurgunun devam edeceği beklenmeli ve sabırlı olunmalıdır. Bir de yerinden yönetim ihtiyacı, idarenin verimliliği ve Türkiye’de demokrasinin gelişmesi açısından, aciliyet kazanmıştır. Toplumun, devletin vesayetinden kurtulması ve uyrukların yurttaşlaşması için çoktan yapılması gereken şey, bölgeler halkının kendisini yerinden yönetmesidir. Artık Türkiye kendisini çağın gerisine düşüren korkularından kurtulup yerinden yönetime geçmesi gerekir. Bu etnik temelde değil, coğrafi temelde bir idari taksimata dayanmalıdır. Böylece, ******’ün 1923’te öngördüğü yerelleşmiş yönetim ve katılma olgusunu, Kürtlere de açacak bir gelişme olacaktır.
5- Kürt oldukları için baskıya, sürgüne ve eziyete uğradıklarını düşünen milyonlar vardır. Bu durum, ülke güvenliği adına yapılmışsa, bu “zorlayıcı güce” dayanan güvenlik yöntemlerinin, halkımızın önemli bir bölümünü muzdarip ettiği açıktır. Ülke, topraklarının güvenliği ile değil, yurttaşlarının güvenliği, refahı ve mutluluğu ile korunur. Toprak için verdiğimiz savaşı, akıttığımız kanı, insanı kazanmak için versek bunun için ter akıtsak daha zengin ve güvenlik içinde bir ülke olurduk. Güvenliğe harcadığımız paranın onda biriyle sorunlu bölgeleri refaha kavuşturup, güveni “yumuşak güçle” gerçekleştirebilirdik. Bu konuda ciddi bir zihniyet ve yöntem değişikliği zamanı gelmiştir.
6- Huzursuzluğun olduğu bölge, kalkınmada geri kalmış, geleneksel ilişki ve kurumların hâlâ varlığını sürdürdüğü, yoksulluğun ve işsizliğin hakim olduğu bir yöredir. Bir modernleşme projesi olan cumhuriyet, bu bölge için öngördüğü vaatleri maalesef yerine getirememiştir. Gelenekten ve yoksulluktan kurtulamayan halkın büyük kısmı bireyleşememiş ve kolektiviteler içine hapsolmuştur. Cemaatçilik (buna toplu silahlı gruplar dahil) insanları sürüklemiş, ne ekonomik, ne de siyasal anlamda bağımsız girişimciler olmalarına olanak tanımıştır. Şimdi bu yörenin tez elden, hem özel eğitim atağına hem de tarıma dayalı bir gelişme hamlesine zemin olması gerekir. Tarımsal gelişmenin bütün girdilerine (verimli arazi ve su) sahip olan bölge, gelişmiş üretim teknikleri, modern ekipman, kredi ve destekleme programlarıyla üretken hale getirilirken, ürünlerine uygun sanayilerin kurulması için hemen kolları sıvamak gerekiyor. Her kaybedilen gün ülkemizin geleceğinden çalınan bir gündür.

Kaynak:Evrensel Gazetesi
16Mart2008Pazar

Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 176
Yaş : 55
Kayıt tarihi : 15/12/07

https://karaaslanaydin.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz